7343 sayılı icra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 24.11.2021 tarihinde kabul edilmiş ve 30.11.2021 tarihinde 31675 sayılı Resmî Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Okurlara faydalı olması amacı ile yazılan bu yazıda İcra İflas Kanununda yapılan değişikliklerden bahsedilecektir.

 

İCRA BAŞMÜDÜRÜ GÖREVLENDİRİLEBİLECEK VE İCRA DAİRELERİ BAŞKANLIĞI KURULABİLECEK

İcra İflas Kanunu md.1’e eklenen yeni fıkra ile iş yoğunluğunun veya personel sayısının fazla olduğu icra dairelerinde icra başmüdürü görevlendirilebileceği düzenlenmiştir. İcra başmüdürü icra müdürünün yetkilerini haiz olacaktır.

İhtisaslaşmanın sağlanması ve takip işlerinin daha hızlı ve verimli bir şekilde yerine getirilmesi amacıyla, ‘aynı mahalde birden fazla icra dairesi kurulması’ uygulaması yerine ‘o mahaldeki icra dairelerinin birleştirilerek tek icra dairesi modeline’ geçilmiştir. Birleştirilmiş icra dairelerinde, iş bölümü esasına göre ‘takip talebini alma’, ‘haciz’, ‘satış ve paraların paylaştırılması’ gibi bürolar oluşturulmaktadır.

İş yoğunluğunun veya personel sayısının fazla olduğu icra dairelerinde, dairenin düzenli, uyumlu ve verimli şekilde çalışmasını sağlamak amacıyla bir ‘icra başmüdürü’ görevlendirmesi yapılabilecektir. Bu düzenleme ile dairenin uyumlu ve sistematik şekilde çalışması hedeflenmektedir.

Benzer şekilde iş yoğunluğunun veya icra dairelerinin sayısının fazla olduğu yerlerde Adalet Bakanlığı tarafından bir veya birden fazla icra daireleri başkanlığı kurulabilecektir. Bu düzenleme ile icra dairelerinin gözetim, denetim ve idari işlerine bakma görevi icra mahkemelerinden alınarak icra daireleri başkanlığına verilmiştir. Artık icra mahkemeleri ancak icra daireleri başkanlığı kurulmayan yerlerde bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapacak, idari işlerine bakacaktır. Öte yandan bu düzenleme şikâyet ve itirazlar bakımından icra mahkemesinin denetim yetkisini ortadan kaldırmamaktadır.

 

‘Başkan’ ve ‘başkan yardımcısı’, hâkim ve Cumhuriyet savcıları arasından atanacaktır. Ayrıca başkanlıkta yeteri kadar icra başmüdürü, icra müdürü, icra müdürü yardımcısı, icra kâtibi görevlendirilecektir. Başkanlık, icra dairelerin gözetim ve denetimini yapacaktır. İcra dairelerinin gözetim ve denetimin icra mahkemelerinden alınması icra mahkemelerinin yükünü azaltılarak ve uyuşmazlıkların daha hızlı çözümlenmesi amaçlanmaktadır.

 

İCRANIN GERİ BIRAKILMASI KARARI HAKKINDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

İlamlı icra sürecinde borçluyu ve dolayısıyla vekilini çokça ilgilendiren icranın geri bırakılması hakkındaki değişiklik ile; icranın geri bırakılması kararının alınmasına illişkin süreç istinaf mahkemeleri vasıtası ile değil icra hukuk mahkemeleri vasıtası ile yürütülecektir. Değişiklik öncesinde icranın geri bırakılması kararı istinaf kanun yolunda Bölge Adliye Mahkemeleri ve temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilmekteydi. Yapılan kanun değişikliği ile istinaf aşamasında alınan tehir-i icra kararı temyiz aşamasının sonuna kadar geçerli olacaktır.

 

Yeni düzenlemeye göre tehir-i icra kararı almak için ilk önce eski usuldeki uygulamanın devamı olarak istinaf veya temyiz dilekçesi hazırlanarak ilgili mahkemesine sunulması gerekmektedir. Yapılan değişiklikle birlikte ilk derece mahkemesinden alınan derkenar yazısı  ve icra dairesinden alınan mehil vesikasını içeren bir dilekçe ile UYAP sistemi üzerinden icranın geri bırakılması talepli olarak yeni bir başvuruda bulunulması gerekmektedir. İcra Hukuk Mahkemesinden değişik iş talebi ile yapılan başvurunun k konu ilamlı takip icranın geri bırakılması olarak seçilerek dava açılıyor. Bu düzenleme ile değişik iş talebi için ücret ödenmesi gerekmektedir.

Kanun gerekçesine göre eski usulle tehir-i icra kararının alınma süreci, ‘bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay’ nezdinde ilave iş yükü oluşturmakta, borçlunun veya vekilinin özel takibini gerektirmesi nedeniyle zaman ve emek kaybına neden olmakta, yine işlemlerin süreye tabi olması nedeniyle aksamalara ve mağduriyetlere neden olabilmektedir. Tehir-i icraya başvuran taraf açısından ise kanun yolu dilekçesi ile birlikte icranın geri bırakılmasına başvurmanın daha kolay olduğu kanaatindeyiz. Zira hazırlanan bir istinaf veya temyiz başvuru dilekçesine tehir-i icra talebi ekleyip süreci başlatmak yeni bir dava açmaktan çok daha kolaydır. Ayrıca yeni uygulama ile tehir-i icra kararı alınabilmesi için dava ücreti ödenmesi gerekmektedir. Bu durumun tehir-i icra kararına başvuran açısından fazladan bir külfet oluşturacağı da göz önünde bulundurulmalıdır.

İstinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin karara karşı temyiz yolunun açık olması halinde icranın geri bırakılması kararının etkisinin, temyiz yoluna başvurma süresinin dolmasına kadar devam edeceği düzenlenmektedir. Böylece, icranın geri bırakılması kararının etkisinin temyiz yoluna başvuru süresinin sonuna kadar devam edip etmediği konusunda uygulamada yaşanan tereddütler giderilmekte ve temyiz aşamasında yeniden tehir-i icra kararı alınmasına gerek kalmamaktandır.

 

HACZE İLİŞKİN YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

Kıymet takdiri maddesinde değişikliğe gidilmiş olup artık haczi yapan memur sicile kayıtlı mallar üzerinde kıymet takdiri yapamayacaktır. Bundan böyle sicile kayıtlı malın kıymet takdirinin, bilirkişilik bölge kurulu listesinde kayıtlı ve bu konuda Adalet Bakanlığınca izin verilen bilirkişilere, bunların bulunmaması hâlinde listede kayıtlı diğer bilirkişilere yaptırılması zorunludur.

Haczedilen sicile kayıtlı mallarla ilgili hazırlanacak kıymet takdiri raporlarının teknik gerekliliklere uygun olarak hazırlanması ve özellikle motorlu kara araçlarının yakalanarak muhafaza altına alınmasıyla birlikte kıymet takdirinin en kısa zamanda yapılması zorunluluğu bulunmaktadır.

Cebri icranın özellikleri dikkate alındığında bu kabiliyet ve yeterlilikte bilirkişilere kıymet takdirinin yaptırılması, alacaklı ve borçlu menfaatinin korunması için gerekli görülmektedir.

Haczedilen taşınırların muhafaza tedbirleri konulu maddede değişikliğe gidilmiş olup buna göre haczedilmiş ve muhafaza altına alınmamış mallar artık satış talebi üzerine muhafaza altına alınacaktır. Sicile kayıtlı motorlu kara araçları bakımından ise giderlerin tamamı peşin olarak ödendi ise kıymet takdiri ve satış talebi birlikte yapılabilecektir.

Teklifle, açık artırmanın tüm aşamalarının elektronik ortamda yapılması usulü kabul edildiği için hacizli malın getirileceği bir satış mahalli olmayacaktır. Bu sebeple, “hacizli malın satış mahalline getirilmesini” gerektiren bir hükmün uygulama alanı kalmayacaktır. Buna göre haczedilmiş ancak muhafaza altına alınmamış mallar satış talebi üzerine muhafaza altına alınacak veya ihale alıcısına teslime hazır hale getirilecek; aksi takdirde satış yapılmayacaktır.

Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’da değişikliğe gidilmiş ve abonelik sözleşmeleri için 2 yıl olan haciz isteme süresi 5 yıla çıkarılmıştır. Diğer alacakların haczine göre bu denli uzun bir süre öngörülmesi hukukun eşitlik ilkesine aykırılık doğurabilecek ve borçlunun üzerinde uzun süre belirsizlik hissi oluşturabilecek ve güvenilirlik hissini zedeleyebilecektir.

 

SATIŞ TALEBİNE İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER

Bir başka önemli değişiklik de satış talebine ilişkindir. Yeni düzenlemeyle artık borçlu da haczolunan malın satışını isteyebilecektir. Ayrıca satış isteme süresindeki taşınır ve taşınmaz ayırımı kaldırılmış, haczolunan malların 1 yıl içerisinde satışının istenebileceği düzenlenmiştir. Ek olarak, anılan süre içerisinde satışı istenmesine rağmen satılamayan mal için satış isteme süresinin ilk sürenin bitişinden itibaren 1 yıl daha uzaması düzenlenmiştir.

Kayda değer bir diğer değişiklik de istihkak davasında mülkiyet karinesini düzenleyen maddede yapılmıştır. Buna göre borçlu ile üçüncü kişinin taşınır malı birlikte elinde bulundurmaları durumunda üçüncü kişi yedieminliği kabul ederse bu mal muhafaza altına alınmaz.

Bu değişiklik ile pratikte, istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişinin kötü niyetli olması durumunda telafisi mümkün olmayan olumsuz sonuçların doğması ihtimali mevcut olmuştur ve bununla ilgili düzenleme yapılması faydalı olabilecektir.

 

BORÇLUNUN RIZAEN SATIŞ YETKİSİ

Borçlunun rızaen satış için kendisine yetki verilmesini talep edebilmesi de önem arz eden bir değişikliktir. Değişiklik Kanunu’na göre borçlu, kıymet takdirinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde haczedilen malının rızaen satışı için kendisine yetki verilmesini talep edebilir. Kıymet takdiri yapılmadığı durumlarda borçlu da kıymet takdiri yapılmasını isteyebilir. İcra müdürü, kıymet takdirinin kesinleşmesinden sonra cebrî satış işlemlerini durdurarak borçluya 15 günlük süre verir ve bu sürenin başlangıcından icra mahkemesinin satış onayı ile alakalı kararına kadar geçen sürede alacaklı bakımından satış isteme süresi işlemez.

Ayrıca rızai satışta bedel malın muhammen kıymetinin yüzde doksanı ile o malla güvence altına alınan ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından hangisi fazla ise bu miktarı ve ayrıca bu aşamaya kadar bu mahcuz için yapılan takip masrafları toplamından az olamaz. Borçludan malı almak isteyen alıcı belirlenen bedeli 15 gün içerisinde dosyaya ödemeli, bu halde icra müdürü de dosyayı satışa ilişkin karar verilmesi için icra mahkemesine göndermelidir. Mahkeme 10 gün içerisinde talebin kabulü veya reddine kesin olarak karar verir.

Bir başka önem arz eden düzenleme de alacaklı ile borçlunun hacizden önce veya sonra taksitlendirme hakkında icra dairesinde yapacakları sözleşmenin damga vergisinden istisna tutulmasıdır. Bu düzenleme ile pratikte karşılaşılan damga vergisinin hangi tarafça ödeneceği konusundaki uzlaşma zorlukları da giderilmiş olacaktır.

 

ELEKTRONİK ORTAMDA AÇIK ARTIRMA VE İHALE USULÜNE İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER

Yapılan bir diğer değişiklik de açık artırmaya ilişkindir. Artık elektronik ortamda açık artırma suretiyle satış Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemine entegre elektronik satış potalında açık artırma suretiyle yapılacaktır. Bu değişiklikle haczedilen malların açık arttırması tamamen elektronik ortamda yapılacaktır. Açık artırmaya ilişkin ilgili maddelerdeki taşınır-taşınmaz satışı ayırımı da ortadan kaldırılmıştır.

Dahası yeni düzenleme ile artık ihale alıcısı, ihalenin feshi talep edilmiş olsa dahi artırma sonuç tutanağının ilanından itibaren 7 gün içinde satış bedelini nakden ödemek zorundadır. Ayrıca yeni düzenleme ile ihalenin feshini talep edebilecek kişiler “resmi sicildeki ilgililer” olarak düzenlenmiştir. Önceki halinde bu kişiler “tapu sicilindeki ilgililer” olarak yer almaktaydı. Bir başka değişiklik de kötü niyetli fesih taleplerini engellemek için, diğer kişilerin ihalenin feshini talep edebilmesi için yüzde beşlik bir teminat yatırmaları zorunluluğudur. Bu düzenleme ile kötü niyetli fesih talepleri önlenebilecek ve ticari hayatın kasten aksatılmasının önüne geçilebilecektir.   

 

ÇOCUK TESLİMİ MADDESİ İİK’DAN ÇIKARILDI

Yeni değişikliklerden biri de İİK kapsamındaki çocuk teslimini düzenleyen maddelerin kaldırılmasıdır. Bu husus artık 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu kapsamında getirilen geçici maddeler ile düzenlenmektedir. Bu kanuna göre çocuk hakkında yerine getirilecek kararlarda çocuğun üstün yararı esas alınacak ve hükümler buna uygun olarak uygulanacaktır.

Çocuğun korunması, psikolojisinin ve gelişiminin olumsuz etkilenmemesi ve dramatik olayların yaşanmaması açısından bu değişikliğin elzem olduğu açıktır.

 

SONUÇ

Bu yazıda 7343 sayılı icra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile getirilen değişikliklerden İcra İflas Kanunu kapsamında olanlar değerlendirilmiş ve pratikte doğuracağı olumlu ve olumsuz sonuçlardan bahsedilmiştir. Uygulamada yaşanan sorunların giderilmesi amacı ile yapılan bu kanun değişikliğinin genel itibari ile amacına cevap vereceği düşünülse de yukarıda bahsedilen hususlar bakımından eksik kalabileceği göz önüne alınmalıdır.