İncelemeye konu hukuki süreci özetlemek gerekirse; İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 30/11/2021 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan Kanunun 3/7/2005 tarihli ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununa 41 inci maddesinden sonra gelmek üzere birtakım maddeler eklenmiştir. Devamında; 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun 41/İ maddesine dayanılarak hazırlanan Çocuk Teslimi ve Çocukla Kişisel İlişki Kurulmasına İlişkin İlam ve Tedbir Kararlarının Yerine Getirilmesine Dair Yönetmelik, 04/08/2022 tarihin Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Okurlara faydalı olması amacı ile yazılan bu yazıda ilgili yönetmeliğin uygulama esaslarından bahsedilecektir

 

Çocukla Kişisel İlişki Kurulması

Öncelikle belirtilmelidir ki hem ana babanın hem de üçüncü kişilerin çocukla kişisel ilişki kurabilmeleri ancak mahkeme kararıyla mümkündür. Kişisel ilişkiye yönelik olarak mahkeme kararıyla bir düzenleme yapılıncaya kadar, velâyet hakkına sahip veya çocuk kendisine bırakılmış kişinin rızası dışında kişisel ilişki kurulamaz (TMK m. 326/III). Kişisel ilişki kurma hakkına ilişkin temel hüküm olan TMK m. 323 uyarınca; “Ana ve babadan her biri, velâyeti altında bulunmayan veya kendisine bırakılmayan çocuk ile “uygun kişisel ilişki kurulmasını” isteme hakkına sahiptir.

Türk Medeni Kanununun 323. maddesine göre kişisel ilişkinin kurulması için çocuğun ana veya babanın velâyeti altında bulunmaması ya da ana veya babanın velâyeti altında olmakla birlikte çocuğun ana veya babaya bırakılmamış olması gereklidir. Aynı zamanda Türk Medeni Kanununun m. 182/I ve II de velâyetin kullanılması kendisine verilmemiş olan eşin çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. Hâkim, TMK m.182/I gereğince boşanmaya veya ayrılığa karar verdiğinde; çocukla velâyet hakkına sahip olmayan ana veya baba arasındaki kişisel ilişkiyi, TMK’nın 323. maddesindeki talep şartından farklı olarak re’sen düzenleyecektir.

Görevli ve Yetkili Birim                 

 

Çocuk teslimine ilişkin ilam veya tedbir kararları yükümlüsü (çocuk teslimi veya çocukla ilişki kurulmasına dair ilam veya tedbir kararı gereğince çocuğu teslim etmesi gereken kişi) tarafından yerine getirilmediği takdirde hak sahibi (çocuk teslim işlemlerinde velayet kendisine verilen kişi) ve çocuğun yerleşim yerindeki Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü’ne başvurarak ilam veya tedbir kararının yerine getirilmesini talep edebilir.

 

Başvurunun yapılacağı yer Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü olmayan bir yer ise; anılan işlem Adalet Bakanlığı tarafından belirlenecek olan hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğü tarafından yerine getirilecektir. 

 

Çocuğun teslimi ve çocukla kişisel ilişki kurulması sürecinde, hak sahibi tarafından gerçekleştirilen talep ve başvurular 492 sayılı Harçlar Kanunu ile diğer tüm kanunlar uyarınca alınması gereken tüm harçlardan muaftır. Ayrıca bu iş ve işlemlerin yürütülmesi için yapılacak (Avukatlık ücreti hariç) tüm masraflar Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanacaktır.

 

Görevlendirilecek Kişiler

 

Mahkemenin verdiği ara kararla kurulan tedbir ya da kesinleşen hüküm müdür tarafından görevlendirilen “psikolog”, “pedagog”, “sosyal çalışmacı”, “çocuk gelişimci” ve “rehber öğretmen” gibi uzmanlar, uzman bulunmaz ise öğretmen ile yerine getirilecektir.

 

Teslim Emri

 

Hak sahibinin talebine müstenit ilam veya tedbir kararının müdürlük tarafından teyidi ardından yükümlü ile irtibata geçilir. Çocuğun, üstün yarar gözetilerek belirlenen gün ve saatte hak sahibine teslim edilmek üzere belirlenen yere getirilmesi derhâl bildirilir. Yükümlü ile irtibat kurulamadığı veya yükümlünün teslimden imtina ettiği yahut çocuğun belirlenen yere getirilmediği hallerde, bu durum tutanak altına alınarak çocuğun teslimine dair teslim emri, yükümlüye derhâl tebliğ edilir.

 

Teslim emrinde; Çocuğun, Müdürlüğün belirlediği gün ve saatte belirlenen yere getirmek zorunda olduğu, belirtilen yere getirilmesine engel teşkil edecek derecede haklı mazereti varsa çocuğun müdürlükçe alınmasını talep etmesi gerektiğini teslim gününden önce söyleyeceği, çocuğu getirmediği ya da haklı mazeret olmadan müdürlükçe alınmasını talep etmezse uzman veya öğretmen ya da gerekli görülür ise kolluk eşliğinde zorla alınacağı, teslim emrini yerine getirmediği vakit disiplin hapsiyle cezalandırılacağı, müdürlüğün yaptığı işlemlere karşı ya da öğrenme veya tebliğden itibaren 1 hafta içinde müdürlüğün bulunduğu aile mahkemesine şikayet edilebilecektir.

 

Çocuk Teslimi

 

Teslim emrinin yükümlüye tebliğinin ardından hak sahibi, belirlenen teslim saatinden kırk sekiz saat önce çocuğu teslim almaya geleceğini yazılı olarak, elektronik ortamda veya başvuru aşamasında beyan ettiği iletişim kanalı ile müdürlüğe bildirmek zorundadır. Hak sahibi bildirimde bulunmaz ya da gelemeyeceğini bildirir ise yükümlüye bildirimde bulunarak çocuğu getirme zorunluluğu olmadığı belirtilecektir.

 

Bildirim yapıldığı halde hak sahibinin haklı bir mazereti olmaksızın art arda iki defa veya yılda üç defa gelmediği durumda dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir.

 

Müdürlük önerisi üzerine çocuğun üstün yararını koruma amacıyla aile mahkemesi, çocuk, hak sahibi ya da yükümlü hakkında “danışmanlık tedbiri” uygulanmasına karar verilebilecektir. Teslim etmekle yükümlü olan kişinin teslime aykırı ilk davranışında danışmanlık tedbiri alınması için müdürlük tarafından Aile Mahkemesine bildirimde bulunulacaktır.

 

Yükümlü, Mahkeme kararını rızasıyla yerine getirdiği halde kendisine bildirimde bulunulmuş veya teslim emri gönderilmişse bildirimin veya teslim emrinin haksız olduğuna ilişkin olarak Aile Mahkemesine 1 hafta içerisinde şikayet yoluna başvurabilecektir.

 

Kişisel ilişki, çocuğun üstün yararı gözetilerek verilen mahkeme kararı gereğince üçüncü kişi refakatinde de gerçekleştirilebilir. Üçüncü kişi, tarafın çocukla ilişki kurması süreci esnasında mesleki müdahaleler yaparak gözlem ve tespitlerini içeren bir tutanak tanzim eder. İşbu tutanak, çocuğun üstün yararının gerektirmesi halinde kararı veren aile mahkemesine sunulur.

 

Kişisel ilişki kurulması sürecinde çocuk, hak sahibi ile görüşmeyi reddedebilir. Bu durumda uzman veya öğretmen tarafından, çocukla ve taraflarla ayrı ayrı görüşme gerçekleştirir. Çocuğun görüşmeye dair kararının değişmemesi halinde uzman veya öğretmen tarafından; ret kararının nedenlerini, hak sahibi ile çocuk arasındaki sorunları ve çözüm önerilerini içeren bir plan/reçete hazırlanır. Bu sürecin daha sıhhatli ve az hasarlı ilerlemesi amacıyla aile mahkemesi tarafından çocuk, hak sahibi veya yükümlü hakkında danışmanlık tedbiri uygulanması kararı verilebilir.

 

Teslim İşleminin Gerçekleştirilmemesi Durumunda Yapılacaklar

 

Çocuk nerede bulunursa bulunsun müdürlük tarafından alınarak diğer hak sahibine teslim edilecektir. Gerekli görülür ise kolluktan yardım istenebilecektir. Yükümlü, teslim edilen çocuğu haklı sebep olmaksızın geri alırsa; yeni bir hükme veya teslim emrine gerek kalmaksızın müdürlük ya da gerekli görülür ise kolluk eşliğinde çocuk yeniden hak sahibine teslim edilecektir.

 

Teslim Sonrası

 

Kişisel ilişki kurulma sonrasında teslim edecek olan anne ya da baba yükümlüye teslim edemez ise çocuk hak sahibinde bırakılacaktır, mümkün olmaz ise geçici olarak barınması adına tedbirler alınacaktır. 

 

SONUÇ                                 :

 

Bu doğrultuda özet olarak çocukla kişisel ilişki tesisi bakımından çocuk teslimi işlemi şu şekilde yürütülecektir; Teslimin gerçekleşmesi adına hak sahibi müdürlüğe başvuruda bulunacak, Müdürlüğün yükümlüyle irtibata geçmesi ile gün ve saat belirtilerek çocuğun teslimini derhal bildirecektir, yükümlü ile irtibat kurulamaz ya da kurulduğunda çocuğu getirmeyeceğini beyan eder ise yükümlüye teslim emri gönderilecektir, teslim emrine rağmen çocuğun getirilmemesi durumunda kolluk kuvvetinden yardım alınarak çocuk teslimi işlemi gerçekleştirilecektir.

 

Uzun yıllardır İcra Müdürlükleri tarafından gerçekleştirilen, kolluk kuvvetlerinin iştirakinin ön planda olduğu, çocuğun örselenmesine, boşanan taraflar arasında kalmasına neden olan 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 25’inci maddesi uygulamadan kalkmıştır. Psikologların, pedagogların, sosyal çalışmacıların ve rehber öğretmenlerin sürece dahil olduğu, çocuğun üstün yararının gözetildiği, tarafların zorunlu haller dışında yüz yüze getirilmediği, eşitlik, insanlık onuruna saygı, dürüstlük ve mahremiyet ilkelerine uygun bir düzen tanzim edilmiştir.